NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
مُسَدَّدُ
بْنُ
مُسَرْهَدٍ
حَدَّثَنَا
يَحْيَى بْنُ
سَعِيدٍ
حَدَّثَنَا
ابْنُ أَبِي
ذِئْبٍ قَالَ
حَدَّثَنِي
سَعِيدُ بْنُ
أَبِي
سَعِيدٍ قَالَ
سَمِعْتُ
أَبَا
شُرَيْحٍ
الْكَعْبِيَّ
يَقُولُ
قَالَ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
أَلَا
إِنَّكُمْ يَا
مَعْشَرَ
خُزَاعَةَ
قَتَلْتُمْ
هَذَا الْقَتِيلَ
مِنْ هُذَيْلٍ
وَإِنِّي
عَاقِلُهُ
فَمَنْ قُتِلَ
لَهُ بَعْدَ
مَقَالَتِي
هَذِهِ
قَتِيلٌ فَأَهْلُهُ
بَيْنَ
خِيَرَتَيْنِ
أَنْ يَأْخُذُوا
الْعَقْلَ
أَوْ
يَقْتُلُوا
Ebû Şûreyh el-Ka'bî (r.a)
den (şöyle) dedi (ği rivayet edilmiştir): Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur;
"Dikkat edin, ey
Huzâa topluluğu! Siz, Huzeyl'den şu maktulü öldürdünüz. Ben onun diyetini
ödemekteyim. Benim şu sözlerimden sonra kimin bir adamı öldürülürse onun ailesi
diyet almak yada katili (kısas olarak) öldürmek arasında muhayyerdir."
İzah:
Tirmizi, diyât, Ahme b.
Hanbel, IV: 32. VI. 385.
Tirmizi bu hadis için
'İıasen-sahih" demiştir.
Huzâa kabilesj; bir
zamanıar Mekke'ye hakim olmuşlardır. Sonra oradan çıkartıldılar ve dışında
kaldılar.
Bu hâdis-i şerif,
Rasûlullah (s.a.v) in Mekke Fethi günü irad ettiği hutbenin bir bölümüdür. O
günlerde Huzâahlar, aralarındaki câhiliyye döneminden kalma bir kan dâvası
yüzünden, Hüzeyl kabilesinden birisini öldürmüşlerdi. Rasûlullah (s.a.v)
aralarındaki soğukluğu gidermek ve husûmeti Önlemek için Huzâahlar nâmına
Huzeyl'den olan maktulün diyetini ödemiş ve bundan böyle birisi öldürüldüğü
zaman, maktulün velilerinin kısas veya diyet almak arasında muhayyer
olduklarını bildirmiştir.
Hadis metninde
Rasûlullah (s.a.v) in, Huzâahlara hitâbederken "Siz Huzeyl'den bir maktulü
öldürdünüz" buyurduğu görülmektedir. Bu tür ifadeler Arapçada kullanılan
ve "itibâru mâ yekûn" denilen mecazî bir ifadedir. Yani insan
Öldürüldüğü zaman maktul olduğu için böyle denilir. Hadis-i Şerif, kısas ve
diyetten birisini seçmek konusundaki muhayyerliğin, öldürülen şahsın velisine
ait olduğuna delâlet etmektedir. Konu babın son hadisinde tekrar ele
alınacaktır.